18 Kasım 2009 Çarşamba

napan sorularına cevaplar...

günlerim acayip derecede monoton... köşeyi dönüyorum gomu gomu, sola dönüyorum kenshin, sağa dönüyorum naruto. gelsin ramen gitsin noddle... sake verin damardan kızımıza... ama ne yazıkki yok öyle birşey...of puf vb.

sabahın köründe -uyuyabildiysem eğer- kalkıyorum. kahvaltı için skip skip tuşuna basıp, lab da ohayooo-günaydın- çeşitlemeleri ile insan içine karışıyorum. masama oturup pipetlerle oynaşıp, hayatınızda temas dahi etmeyeceğiniz, üzerinde bilmem kaç mikrolitresi kocaman bir gölü kirletmeye yeter yazan kimyasallarla haşır neşir oluyorum. sonra da yok kanser olmayayım, çevreye zararım olmasın falan diye et yemeyip, organik besleniyorum. yalanımı seveyim. olacaksam kanser zaten olmuşumdur bile. bundan sonra ye hormonlu sebzeleri gitsin dimi...hıh

öğlen kek süt ikilisini çabucak yutup, mesaime devam ediyorum. akşamları yemekhaneden acayip yemekler yiyip, okulda bilgisayara göz gezdirip birşeyler okuyorum. sonra akşama sarkan denemelere devam edip, konumla alakalı makalelere bakıyorum. eve döndüğümde hala halim kalmışsa bir film izleyip uyumaya çalışıyorum. vakitsizlikten herşey yarım yamalak demiş miydim? anime de izleyemiyorum, çifliğime de zaman ayıramıyorum. dizilerden bir dexter ı ayırdım geri kalanını türkiye ye dönünce artıkın....

ayrıca burnumun akıntısı için bir musluk rica ediyorum. burun akıntısının japoncası hanamizu imiş. benim bildiğim hana=çiçek, mizu=su demekti. bugün arkadaşım 'hala sümüklüsün' demek istemiş. ben de allah allah çiçek suyu ne ola ki diye düşünürken, o burnumu işaret etti. meğersem hana aynı zamanda burun da demekmiş. zaten japonların kanji kullanmasının sebebi bu olsa gerek. konuştukları kelimelerin yarısı çift anlamlı. ancak kanjileriyle ayırt edebiliyorlar...buda böyle bir gereksiz anektod olsun.

bu sıkıcı yazıyı hala okuyorsanız sıkı sıkı sarılıp öperim sizi. hadi hoşçakalın...

son olarak sevgilimin gelmesine 13 gün kaldı...mutluluk -bazen- mode on:)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder