23 Şubat 2011 Çarşamba

yoğurt

aseton
siyanür
sülfirik asit
temed
hidroklorik asit
potasyum siyanoferrat
bisacrylamide
titanyum klorid

birçoğunuzun adını bile duymadığınız kimyasallarla haşır neşir oluyorum her gün. bugünkü menüde yukarıdakiler vardı. kansere adım adım...

yoğurt yersem mide bulantım geçer mi?

20 Şubat 2011 Pazar

314

bu haftasonu:

lunaparka gittik sevgiliyle, yağmurdan dolayı sadece korku tüneli açıktı. Ona bindik çok acayipti. huahh hah hah hah hah deyu gülen bir efekt, arkada ingilizce bir teyp kaydı. Tozlu ipler, mankenler:) haftaya da gidicem bu sefer foto makinasıyla- unutmazsam.

fuarın içindeki müzeye girdik sonra, b,lmem kaçıncı kez yine... bu sefer azıcık yağmurdan da kaçınmak için ama olsun. çalışmayan ışık yakan zımbırtılar hariç güzeldi.

onunla zaman kolay geçiyor.

pazar günü ise bitmek iblmeyen bir diz ağrısı oldu benim için. hem sevgili yok. hem topuklularla salınmam gereken aktiviteler oldu. eve dönüş yolunda düştüm. dizim parçalandı. ama kalktım ve ağlayıp bağırmadığımı farkettim. olan benim tek siyah emektar kumaş pantolonuma oldu...

birde ilk kez olarak karşımdaki kırılır mı üzülür mü diye düşünmeden lafı gediğine oturtabildim. gece yattğım yerde laf söyleme sanatım 26 (hadi ilk 15 seneyi saymazsam 11) sene sonunda işe yaradı. büyüyorum ve kötü biri oluyorum sanırım. ama mutlumuyum hayır. içim rahatladı mı hayır. affedebildim mi hayır... neyime yaradı o zaman. salla...

yarın sabah erkenden kalkıp okula gideceğim ve bir hafta daha başlayacak. ve bu senenin bitmesine 314 gün kaldı...

esenlikle...

13 Şubat 2011 Pazar

mutlu

pasta, bira, pavyon, bira, dürüm, çay, ev...




12 Şubat 2011 Cumartesi

12 şubat


çanakkalee

arkadaşımın doğumgünü, sürpriz yaptık. hep birlikte çanakkale ye geldik. hala dedikodu saat gece 3 buçuk. ay lav yu mükü...

9 Şubat 2011 Çarşamba

barış

yanımdayken kaybedeceğim diye sebebsiz yere korkmaya başlıyorum. gözlerim doluyor, yutkunuyorum durmadan. sonra ''o ata binme salak antoni'' diye haykırıyorum içimden. sonra '' seni seviyorum'' diyorum dışımdan. geçiyor herşey.bir daha ki saplantıya kadar.

birde bu aksam yatağa uzandım nerden estiyse gece denizde yüzdüğümü hayal ettim, turgutreis de. sonra korktum . çok sonsuz geldi. küçüldüm küçüldüm minicik oldum. bir balık dolandı ayaklarıma. kıyıya da gelemiyorum ki neyse ki ay var. yoksa kaybolurdum.

sana sarıldım. geçti.

6 Şubat 2011 Pazar

yeşilbaş çifti




iki ördek gördüm mutlu oldum.

Bostanlı Barınak, saat 16.30 civarı, etraf çok kalabalık, makine ise pek ağır...

pazar günleri

izmir çok güzel. ama evden çıkmak istemiyorum ve evden çıkmak zorunda olmamak süper bişi. aslında sabah kahvaltısı annemin yatağıma getirdiği bu tepsi olunca gidip azıcık yürümem gerekli:


dünkü kemeraltı turundan aldığım cabachonları firketelere tutturdum. etsian tokalarım oldu:



esenlikle

4 Şubat 2011 Cuma

2 Şubat 2011 Çarşamba

baygın sümbül

bu öğlen: vişneli turta, tiramisu yedim mutlu ve suçluyum.

hazırlamam gerekn yığınla rapor falan feşmekan var, korkuyorum.

her sabah kahvaltı da gevrek, peynir yemeye devam ediyorum ayrıca mentalist ten bir bölüm seyrediyorum. evet sabah 7buçukta mentalist seyrediyorum ne ki?

iki aydır tanıdığı insanla nişanlanan ve evlenecek olan kuzenime, azıcık kızıyorum, azıcık gıpta ediyorum (çok aşık), azıcık salak buluyorum.

bugün arda adında 2 yaşında bir çocukla tanıştım. çok tatlıydı yaw, beraber resim yaptık, vın vın oynadık, mikseriylen bana kek bile yaptı:)

renk renk kalemlerle okuyorum makaleleri ki gözüm gönlüm açılsın demi?

başka başka işler pek yolunda gitmiyor. adaçayı mı acaba müessibi bu kötü gidişin?

sevgilerimlen...

kipa da 2 liraya sümbül satıyorlar. masamda duruyor bir haftadır. büyüdü büyüdü kocaman oldu ve baygın baygın kokuyor. anladım ki ben sümbül kokusundan hazetmiyorum atıcam fakat kıyamıyorum.