30 aralık oldu ya. 2009 gibi bir yıl bitiyor ya. daha ne isterim. o yüzden çocuklar gibi şenim aslında, suratım sirke satsa da...
bugün bir ara az biraz şehre gittik. bir sürü sticker, kart, çorap aldım. bir de anne talimatıyla kırmızı iç çamaşırı arama olayımız var ki. off offf... burada içgiyim akıllara zarar. orasından burasından bir dantel bir fiyonk fışkırmayan iç çamaşırı bulmak mucize. girdiğimiz dükkanlardaki kadın populasyonunun sevgiliye köskös bakışı ise hatırlanıp dalga geçilesi:) ayrıca bugün:
okulda her yeri baloncuk yaptım.
stickerlarla hem bilgisayarımı hem de defterimi yeniledim. bir sürü şeker, çikolata, abur cubur yedim.
yarın akşam arkadaşlarla kocaman yemekler yiyeceğiz. ve gecenin ilerleyen saatlerinde tuz, tekila, limon üçlüsüne bol bol sangria ve bacardi katarsam neler yaşanacağını hep beraber göreceğiz. size de mutlu seneler dilerim. çok çok çokk mutlu:)
30 Aralık 2009 Çarşamba
olay
bazen çok hoşlandığımız küçük zımbırtılar başkalarına çocukça ve salakça gelebilir. bunu size kabaca belirtebilirler. olay, ağzımıza kocaman bir şeker atıp yaptığımızı yapmaya devam edebilmekte...eh o zaman boğazımda düğümlenen bu çocukça ve salakça ağlama hissi neden?
ağzıma attığım kocaman şeker: cavendish and harvey
ağzıma attığım kocaman şeker: cavendish and harvey
29 Aralık 2009 Salı
28 Aralık 2009 Pazartesi
27 Aralık 2009 Pazar
buradan
yağmur yağınca uyuyamıyorum ya ben, bu gece yine gök yerde sanki. bunlarda uzun zamandır eşelemediğim etsy den bakındıklarım:
beyaz porselenden melek kanadı kolye
baykuşlu note card seti
başka bir postcard seti
bir de doğum günü hatıralarım vardı size göstermediğim, tekrar teşekkürler...
yarın sabah okul ya da bu sabah mı demeliyim...bitsede kurtulsam artık.
beyaz porselenden melek kanadı kolye
baykuşlu note card seti
başka bir postcard seti
bir de doğum günü hatıralarım vardı size göstermediğim, tekrar teşekkürler...
yarın sabah okul ya da bu sabah mı demeliyim...bitsede kurtulsam artık.
botanik parkı, ezu, uçak
25 Aralık 2009 Cuma
merry xmas, avatar
şehre yeni yıl geldi. ve tatil vaktiyle beraber avatar da gösterime girdi. pek güzeldi. bende fosforlu ışıklar yanan bir dünyam olsun istiyorum. etrafta ruhlar uçuşsun. elimi sürdüklerimin farkında olayım...
lakin benim için yeni bir lotr olamaz sanırsam.
bu akşam evde merri kıristmıs partisi var. eğlence konusunda kafam kazan olmasına rağmen şarap ve tabu xl ye güveniyorum.
tezi sorarsanız ilerledim bayağı ve 12 şubat son teslim tarihi. masamda kocaman bir şekilde yazılı. labdaki arkadaşlarım da kapıya kocaman bir takvim astılar ve ona çentik atıyorlar. mutlu olmam için 2 ay kaldı.3 ay sonrada tr ye dönüş. sonrasında yine yollar görünmekte...herkesi özledim. çok çok öperim.
merri kıristmıs...
21 Aralık 2009 Pazartesi
haftasonundan arta kalanlar
gece 2 yi geçmekte...okuldan yeni gelebildim. fakat uyku tutmuyor.
geçen cumartesi günü öğle yemeği için çıktığımızda kar atıştırıyordu. buraya geldiğimden beri ikinci kez kar görmüş oldum.aynı gün sevgiliyle gezilen sergi de japanese red cross society nin koleksiyonu idi. yıl sonu olması nedeniyle permanent eserler sergisi de vardı. oradan güzel kartpostallar aldım. ayrıca bir sürü kaleidescope ile oynadık. ıvır zıvıra bakarak zaman geçirmek pek eğlenceli. unutmamak lazım. sergiden hatırlayacağım resim ise: kaii higashiyama dan misty morning
klima güya çalışıyor ama ben donuyorum. size sıcacık rüyalar dilerim. esenlikle...
20 Aralık 2009 Pazar
17 Aralık 2009 Perşembe
murphy
bu resmi çok sevdim. buradan
bugünlerde bir akvaryum içindeyim. etraf yeşilimsi bir mavi, az biraz da bulanık. sanki tuvalin izi gibi pürüzlü duvarlar. elinizi sürterseniz acıtır hani öyle ama bulaşmazsanız sizin içinde problem yaratmaz.
sevgili pırasa doğruyor. onu seviyorum.
cumartesi kar yağışı bekleniyormuş. o yüzden aso ya çıkmayı planladım. noldu? sabah 9 akşam 5 seminer hemde japonca. pazar günü ise çalışmam lazım. başlamadan biten haftasonu hayalleri...ağlayabilir miyim? belki de kar yağmaz...hı? ama murphy her zaman bana karşı doğru işler.
esenlikle
bugünlerde bir akvaryum içindeyim. etraf yeşilimsi bir mavi, az biraz da bulanık. sanki tuvalin izi gibi pürüzlü duvarlar. elinizi sürterseniz acıtır hani öyle ama bulaşmazsanız sizin içinde problem yaratmaz.
sevgili pırasa doğruyor. onu seviyorum.
cumartesi kar yağışı bekleniyormuş. o yüzden aso ya çıkmayı planladım. noldu? sabah 9 akşam 5 seminer hemde japonca. pazar günü ise çalışmam lazım. başlamadan biten haftasonu hayalleri...ağlayabilir miyim? belki de kar yağmaz...hı? ama murphy her zaman bana karşı doğru işler.
esenlikle
15 Aralık 2009 Salı
25
13 Aralık 2009 Pazar
11 Aralık 2009 Cuma
mary and max
bir sürü şey oluyor. ileride unutmamak adına kelimelik notlar: evde nabe, shochu, gökşin ile yemek ve film, kafayı kapıya çarpmak, kocaman çikolata öğütücüm, bu şehri bile sevmek...
mary and max sundance 2009 açılış filmi, depresif, karanlık, sevgi dolu, mutlu, üzüntülü, şişede ki gözyaşlarının kıtalararası yolculuğu. ben çok çok sevdim.
7 Aralık 2009 Pazartesi
6 Aralık 2009 Pazar
aralığın ilk haftası
bu hafta herşey çok hızlıydı. sevgiliyi o kadar özlemişim ki havaalanında uçağın inmesini beklerken kocaman salonun en gözalıcı eşyası olan saatin yürümek bilmeyen yelkovanına içimden kaç kere kötü sözler sarfettiğimi bilmiyorum. Kapıdan ilk çıktığında da burun kıvırdığım romantik filmlerin duygu seli eşliğinde iyi bir fotoğraf verdik sanırım, çünkü pek hatırlamıyorum:) sonrasında gözyaşı, kahkaha ama karnım ağrıyana kadar...sonunda. labdakilerle nomikai, dün gece de arkadaşlarla geçirilen zaman.
artık geceleri bunca zamandır uykusuz kalmama binaen erkenden uyur oldum. ev dandini, ev toplamaktansa kendimi dışarı atıp pazar gününü değerlendiresim var. sonra gelip yine uyuyasım var. mutluluk, içinde olduğumda anlamak için durup iki dakika uzaktan bakmam gereken bir olaymış bunu öğrendim.
hani mutfak penceremin önünde minicik bir domatesim vardı ya. o büyüdü kocaman oldu, meyve verdi. koparmaya kıyamıyorum. ona bakınca kendimi işe yarar hissediyorum.
kahvaltı hazırlamaya başlamadan önce bu hafta sevdiğim resimleri göstereyim.
roi james' den uzun zamandır gördüğüm en huzurlu resimler.
liam barr ın çarpıcı anlayışı:
bu haftanın fon sesi ise jeff buckley lover, you should've come over
not kısmısı: önümüzdeki haftanın çok daha yavaş geçmesini diliyorum. taşan inbox ımdan cevap bekleyenler: ayşegül, neşe, seher, özlem, rıza... özür dilerim. bu hafta zaman ayırıcam. ayrıca mükü söz bir düzen oturtup seninle konuşacağım. çünkü çok özledim. anlatacaklarım var.
herşeyi gözleyen lahana kesif boğaz ağrısı eşliğinde japonya'dan bildirdi. öperim. mutlu haftasonları...
artık geceleri bunca zamandır uykusuz kalmama binaen erkenden uyur oldum. ev dandini, ev toplamaktansa kendimi dışarı atıp pazar gününü değerlendiresim var. sonra gelip yine uyuyasım var. mutluluk, içinde olduğumda anlamak için durup iki dakika uzaktan bakmam gereken bir olaymış bunu öğrendim.
hani mutfak penceremin önünde minicik bir domatesim vardı ya. o büyüdü kocaman oldu, meyve verdi. koparmaya kıyamıyorum. ona bakınca kendimi işe yarar hissediyorum.
kahvaltı hazırlamaya başlamadan önce bu hafta sevdiğim resimleri göstereyim.
roi james' den uzun zamandır gördüğüm en huzurlu resimler.
liam barr ın çarpıcı anlayışı:
bu haftanın fon sesi ise jeff buckley lover, you should've come over
not kısmısı: önümüzdeki haftanın çok daha yavaş geçmesini diliyorum. taşan inbox ımdan cevap bekleyenler: ayşegül, neşe, seher, özlem, rıza... özür dilerim. bu hafta zaman ayırıcam. ayrıca mükü söz bir düzen oturtup seninle konuşacağım. çünkü çok özledim. anlatacaklarım var.
herşeyi gözleyen lahana kesif boğaz ağrısı eşliğinde japonya'dan bildirdi. öperim. mutlu haftasonları...
4 Aralık 2009 Cuma
lab parti
dün gece laba yeni gelen öğrenciler için nomikai vardı. Nomikai de bir restoranla anlaşılıyor. 2 saat içinde ne kadar yerseniz ve ne kadar içerseniz fiks bir ücret alınıyor. Bu yüzden 2 saat içinde 7-8 bardak alkol alan bünyeler sonrasında sınır tanımıyor. Utangaç Japonların dili çözülüyor:) Sonrasında da klasik bowling eğlencesi...Bu sabaha arta kalan ise baş ağrısı...
3 Aralık 2009 Perşembe
mutlu
hayat bazen fazla güzel ve yorucu. bugün çok çok sevdiğim bir arkadaşımın doğumgünü umarım kocaman bir dilim çikolatalı pasta gibi geçer bu yaşı. sonsuza kadar mutlu yaşar...-happily ever after yazan ve sarışın, mavi gözlü ve kocaman kabarık elbiseli prensesin beyaz atlı prensiyle uzaklaşması temalı masal kitaplarının son sayfalarına göndermeç-
saçımı kurutmadan uyumamın sonucu delici başağrısı ve einstein kılıklı saç düzeni. bu akşam parti var ve fotolarda hanım hanımcık çıkmak istiyorum. ne yapmam lazım? :) sorun bu olsun dimi. sorun sonu gelmeyen deneyler olmasın mümkünse, ya da uykusuzluk, ya da sinir bozucu gelişmeler...sorunlar keşke fotolarda hangi ruhumu hapsedeceğim konusu olsa...
neyse size de mutluluklar dilerim. hoşçakalın.
saçımı kurutmadan uyumamın sonucu delici başağrısı ve einstein kılıklı saç düzeni. bu akşam parti var ve fotolarda hanım hanımcık çıkmak istiyorum. ne yapmam lazım? :) sorun bu olsun dimi. sorun sonu gelmeyen deneyler olmasın mümkünse, ya da uykusuzluk, ya da sinir bozucu gelişmeler...sorunlar keşke fotolarda hangi ruhumu hapsedeceğim konusu olsa...
neyse size de mutluluklar dilerim. hoşçakalın.
1 Aralık 2009 Salı
burada
Sabah 4 ten beri Türkiye yi tanıtıcı sunum hazırlamaya çalışıyorum. Farkettim ki 10 slayttan 7 si yemek resmi, taşı toprağı değilde yemekleri özlediğimin göstergesi herhalde:)
30 Kasım 2009 Pazartesi
filmdi, fındıkkırandı
sabahın 4 buçuğunda ayağa dikilirse insan, gözünün önüne gelen flashları nereden hatırladığını çözmeye çalışır.
bir zamanlar desem de çok çok sıkıcı bir film izlemiştim. koskocaman filmde sadece tek bir sahne gözlerimin önünde fazla şiirsel bir bale gösterisi. kurdelalara sarınarak ,uçuşan perdelerle , ve bir de salıncak vardı...ne yazıkki bu kadar hatırladıklarım. bir arkadaşımın çok hoşuna gidecek sahnelerdi, şimdi tekrar bulmak istiyorum ama nereden?
fındıkkıran dan büyüleyici bir çekim ise videoyu göremeyenler için şurada:
bir zamanlar desem de çok çok sıkıcı bir film izlemiştim. koskocaman filmde sadece tek bir sahne gözlerimin önünde fazla şiirsel bir bale gösterisi. kurdelalara sarınarak ,uçuşan perdelerle , ve bir de salıncak vardı...ne yazıkki bu kadar hatırladıklarım. bir arkadaşımın çok hoşuna gidecek sahnelerdi, şimdi tekrar bulmak istiyorum ama nereden?
fındıkkıran dan büyüleyici bir çekim ise videoyu göremeyenler için şurada:
29 Kasım 2009 Pazar
haftasonu vampirleri
bütün haftasonu overdose vampir filmi izledim. her türlüsünü, eskisi, yenisi, kanlısı, aşklısı...hatta izlediklerimi yine yine izledim:
en iyi vampirler konusunda magnum opus film interview with the vampire dır. brad pitt en yakışıklı vampirdir.
en iyi dracula bela lugosi dir.
bram stoker's dracula fenomendir. en karanlık en mükemmel transilvanya çekimidir.
the lost boys en iyi afiş cümlesine sahiptir. ''Sleep all day. Party all night. Never grow old. Never die. It's fun to be a vampire.''
from dusk till dawn tarantino olsa da benim sevmediğim bir tip filmdir.
dracula 2000 filmini bir türlü bulamadım. haftasonunun arananıdır.
near dark ise tüm zamanların en iyi vampir filmi.
blade serisini geçtim bir kere daha izlemeyi midem kaldırmazdı. ama kan banyosu ile diskoda köpük partisi mantığı bahsedilmeye değer tabii.
30 days of night ta ise sadece kasabada yukarıdan çekimle bilgisayar oyunundaymış gibi vampirlerin insanları avlama sahnesi güzeldi.
bu haftasonunu vampirlere adamamı sağlayanlara teşekkürü borç bilirim:
edward, jacob, bella ve ucuz vampir romanları yazarı stephenie meyer.
en iyi vampirler konusunda magnum opus film interview with the vampire dır. brad pitt en yakışıklı vampirdir.
en iyi dracula bela lugosi dir.
bram stoker's dracula fenomendir. en karanlık en mükemmel transilvanya çekimidir.
the lost boys en iyi afiş cümlesine sahiptir. ''Sleep all day. Party all night. Never grow old. Never die. It's fun to be a vampire.''
from dusk till dawn tarantino olsa da benim sevmediğim bir tip filmdir.
dracula 2000 filmini bir türlü bulamadım. haftasonunun arananıdır.
near dark ise tüm zamanların en iyi vampir filmi.
blade serisini geçtim bir kere daha izlemeyi midem kaldırmazdı. ama kan banyosu ile diskoda köpük partisi mantığı bahsedilmeye değer tabii.
30 days of night ta ise sadece kasabada yukarıdan çekimle bilgisayar oyunundaymış gibi vampirlerin insanları avlama sahnesi güzeldi.
bu haftasonunu vampirlere adamamı sağlayanlara teşekkürü borç bilirim:
edward, jacob, bella ve ucuz vampir romanları yazarı stephenie meyer.
28 Kasım 2009 Cumartesi
videolar
buraya yüklediğim videolar türkiye de izlenemiyormuş. sayfanın o kısmısı boş görünüyormuş. üzüldüm...bundan sonra link falan veririm...öper kaçarım:)
julie and julia
uykusuz bir gecenin ardından arkadaşlarımla güzel bir kahvaltı yanında da he-man, scooby doo, şirinler, cedric, pembe panter, müfettiş gadget...-bir bölüm pokemon bile izledik-
kahvaltıdan sonra kendimi yatağa attım. uyurken ses olsun diye açtığım fim ise julie and julia oldu. ve gözlerim tom unkiler gibi kapanmak üzere olsa da uyuyamadım. güzel bir hikaye izledikten sonra ki mutluluk hissi. bir de şu an evim güneşle dolu. bütün renkler keskin, parlak. evimi bu ışıkta seviyorum. herşey olduğundan iyi. umarım sizde çok mutlusunuzdur.
bu filmi izlerken güzel birşeyler atıştırın. benim yediğim gibi muhallebi ve bisküviden 15 dakikada hazırlanan pastamsı filme hakaret gibi birşey oldu. esenlikler.
kahvaltıdan sonra kendimi yatağa attım. uyurken ses olsun diye açtığım fim ise julie and julia oldu. ve gözlerim tom unkiler gibi kapanmak üzere olsa da uyuyamadım. güzel bir hikaye izledikten sonra ki mutluluk hissi. bir de şu an evim güneşle dolu. bütün renkler keskin, parlak. evimi bu ışıkta seviyorum. herşey olduğundan iyi. umarım sizde çok mutlusunuzdur.
bu filmi izlerken güzel birşeyler atıştırın. benim yediğim gibi muhallebi ve bisküviden 15 dakikada hazırlanan pastamsı filme hakaret gibi birşey oldu. esenlikler.
27 Kasım 2009 Cuma
gediz deltası
gediz deltası izmir e en yakın ve dahi en uzak doğa alanıdır. haziran ayı gibi flamingo üreme alanına teleskopla baktığınızda kocaman pembe bir kaya görürsünüz. o kaya birbirine girmiş onbinlerce flamingodan oluşur. bütün dünyadaki en büyük flamingo populasyonlarından birine ev sahipliği yapar. lisans döneminde her karışını yürüyerek, koruma çalışmalarında gönüllü olduğumuz gediz deltası aslında bir çok alandan çok daha şansli. hem bir koruma planı var hemde ramsar sözleşmesi ile korunuyor. ama nasıl korunuyor? homa dalyanına dökülen molozlarla ilgili haber aşağıda. belki ilginizi çeker.
ntvmsnbc
ntvmsnbc
26 Kasım 2009 Perşembe
buda yolu yokuştur...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)