31 Ocak 2010 Pazar

yıldız yakalamaca

bende bu küçük kız çocuğu gibi yıldız yakalamak istesem? bol yağmurlu, sisli bir pazar gününü daha okulda geçirdim ve bugün sherlock holmes faciasıyla son buldu. filmin karanlığı, kostüm ve dönem detayları hoş olsada, konu itibariyle ben sevmedim. o kadar da beklemiştim bu filmi...

okulumun kütüphanesi gerçek dünyadan bakınca 2 katlı, içeri girdiğinizde heryerde aynı olan okul kütüphaneleri gibi. ama soldaki daracık merdivenlerden aşağıya indiğimde binlerce kitap daracık istiflenmiş şekilde beni bekliyor. çoğu japonca... hımm tamam çok çok çoğu japonca. ama ingilizce kitaplara da 2 kat aşağı inip, 20 metre kadar siz yürüdükçe yanan ışıkların aydınlattığı koridordan sonra ulaşabiliyorum. cuma günkü kütüphane gezimde alice in çocuklar için olan versiyonu göz kırptı 'nursery alice'. ne metafor ama...

birde içimdeki romantik ben, jane austen den emma yı istedi. ders arasında kafa boşaltmak için bir kaç sayfa bir kaç sayfa ilerleyebilsem de. jane austen işte...

umarım çok güzel bir hafta geçirirsiniz...

29 Ocak 2010 Cuma

unutturamaz seni hiçbir şey

gramofon koleksiyoncusu

bir sürü güzel şarkı, taş plaklardan...

ben keklik i her dinlediğimde ağlıyorum, unutturamaz seni hiçbir şey çaldığında dalıp çalınan cep telefonumu hatırlıyorum. dedem o şarkıyı söylemişti telefona kaydetmiştim. sonra dedem de gitti, hırsızlar sonucu sesi de gitti. fikrimin ince gülü...

mühür gözlüm:



not: j.d. salinger ölmüş. ben çok üzüldüm.

kıl oldum abi

gece 10 buçuk. okuldan eve geldim. uykum var. yorgunum falan filan ama tek istediğim dansetmek. sorun şu ki bağırarak söyleyebileceğim aklıma gelen tek şarkı tarkan'dan kıl oldum abi...kendine bak kendine dön de bir bak haline aynalara küsmüşsün kıl oldum abi....

şu tez işleri bitsin bir 90 lar gecesi daha yaparız dimi benim evde?

birde lolipop yedikten sonra o çubuğu ağzımda çevirip duruyorum. taa ki tükürüğümün çubuğun içinden yere aktığını farkedene kadar. sonra hüpp yapıyorum. evet evet iğrencim...

esenliklennn oo yeah kıl oldum abi videosunu da ekledim. sevgili beni kovacak evden...umarım görebilirsiniz youtube'dan:

haribo

haribo ya bayılıyorum. çiğneyemeden yutuveriyorum.

28 Ocak 2010 Perşembe

gece 2

gece 2 oldu bile. 5 saat uyku sonrasında yine okul var. lakin uykum yok püff...geçen haftasonunun kültürel aktivitesi olan kale gezisinden fotolar, kale 400 yaşında:


bir ucundan bir ucuna 30 metre olan lord's inner place:


duvarlardaki panolar:


duvar ve tavan süslemeleri, flaş yasak olduğundan ancak bu kadar çekebildik resimleri:




kapı süslemeleri:


ben mi?

ben mi? hala tez yazıyorum. düzeltmeler falan filan nefret bir durum .

daha da makarna yiyorum bir sürü. yoğurtlusu, patlıcanlısı, ton balıklısı, evde ne varsa onunla makarna.

etsy den kendimi şımartıyorum olmayan paramla. postcrossingden gelen giden kartlara bakıyorum.

yağmur yağıyor geceleri, onu dinliyorum, yanımda bana bakan sevgiliye bakıyorum uzun uzun.

tırnaklarımda 2 haftadır çıkartmadığım ojelerim var. döküldükçe üzerine bir kat daha oje sürdüğüm tırnaklarım havasızlıktan öleyazmakta...

chuck seyrediyorum geceleri uyumadan evvel bir doz. salakça sırıtıyorum ekrana.

dahası yok. artık eve gitmek istiyorum. son 2 ay kaldı şunun şurasında da, da sı var tabii...size esenlikler. yazının fotoğrafı da bu olsun:

23 Ocak 2010 Cumartesi

yeşil atlas

atlas dergisinin senede bir sefer çıkardığı yeşil atlas bu sene online olarak yayınlanmış: yeşil atlas aralık 2009

20 Ocak 2010 Çarşamba

ve yarasalar...

edremit yarasalarını hatırlıyorsanız, artık yoklar...

haber

19 Ocak 2010 Salı

yıldı da başıydı da


iki satırı yanyana getirme özürlülüğüm var ya bugünlerde bakalım. beynimde hep ingilizce dönmekte tez yüzünden, belki de ondan... yılbaşı fotolarına yeni kavuştum sayılır. 12 de evin önüne çıkıp balon yapmıştık. oradan foto. ben geri döneyim çalışmaya. esenlikler...

18 Ocak 2010 Pazartesi


insan yapmak istemediklerini yaparken salak salak başka şeylerle uğraşır ya, benimki de o hesap. eski fotoğrafları düzenliyorum gecenin bir yarısı...içinizden nande??? diyorsanız benden de aynen: nande?

17 Ocak 2010 Pazar

paranormal aktivite gecesi

paranormal activity diye bir film var. biraz önce arkadaşın gayet korkutucu evinde 7 kişi izledik. 1 saati aşkın süre hiçbirşey olmadı. salak salak espriler yaptık, arkadaşım incir getirmiş izmir den onu yedik, çay içtik. son 10 dakika da ise ben korktum herkes korktu. uyuz uyuz baksakta birbirimize herkes pusmuş ekrana bakıyordu. bence izleyecekseniz ileri sarın da izleyin. bu filmin üzerinede ev sahibimizin kemalpaşa tatlısını yedik. peki ya şimdi ne oldu? tırsmış bir şekilde uyumam gerekiyor. yarın sabahın köründe okul var. püfff

15 Ocak 2010 Cuma

bu şu o-ocak

etsy den son günlerde beğendiklerim:


resimde ki gerçek yapraklardan pin set

ve bu pin set

bu kocaman taç şapkamsı,

bu güzel yalıçapkını baskısı,

bu eğlenceli ayraçlar


bu über süper çantalar

I heart the arctic book

hafta içi bir ara izlediğim up in the air, son günlerde cebren ve hile ile aşırı dozda maruz kaldığım mobile suit gundam seed e alternatif olarak pek güzel pek acı bir durum komedisi, aslında dram. ben sevdim, herkes sevmeyebilir bir film.

masaüstü


bugünlerde sevgilinin deyimiyle canavar yeşili ojeler, gözlerimde uykusuzluk, hepsini çektirip kurtulmam daha kolay olacak olan çürük dişlerim, bitecek gibi durmayan tez yazım işleri, buz gibi hava, kirden adım atılmayan ev, görülmeyen arkadaşlar vb. gibi olaylarla günlük yaşıyorum. pek anlatılacak günler değil de yaşanıp unutulması makbul olan zamanlardan.

kelebek atölyesi masaüstü resmimi merak etmiş:) print screen aldım ama toplanmadığım masaüstü tamamen makalelerle dolu olunca arkadaki resim belli olmuyordu.böylesi daha güzel. irene suchocki nin resmi bir süredir benimle. o balona binip kaçıp gidesim var...bende gretchen in masaüstünü merak ettim. öperim...

13 Ocak 2010 Çarşamba

kar

bu sabah karla uyandık. fotoları yüklemek için akşamı bekleyemedim. izmir de gördüğüm kar sayısı bir elin parmaklarını geçmez. burada da ilk kez şehre bu kadar çok kar yağdı. çocuklar gibi şenim...esenlikle







12 Ocak 2010 Salı

son bir ay

tez teslimine son bir ay ve stres mode on. suratım sivilcelerden tanınmayacak halde. artık bitsin herşey eve döneyim değil mi? finlandiya işide bitti gitti. bunlarda yeni kestiğim kazaktan zımbırtılar. tr ye tüm eşyalarımı geri götüremeyeceğimi anlamış bulunuyorum. sadece kitaplar ve ıvır zıvır bile 30 kg gelir püff. o yüzden herşeyi kesip biçeceğim sanırım:) birde arkadaşlarımı özledim.




esenlikle...

10 Ocak 2010 Pazar

turna çekimi

arasaki cranes from lahana on Vimeo.

turnalar




sabah 5 te yola koyulduk. acayip tren hatlarında bir sürü saat yol aldıktan sonra köyden hallice bir yere vardık. ve en büyük isteklerimden biri gerçekleşmiş oldu. binlerce turna- hooded crane, white naped crane- ve yürünen 10 km yol üzerinde 30 dan fazla tür kaydı. Üzerimizde uçan kara çaylaklar ve balık kartalları:) velhasıl pek mükemmel bir gündü. şimdi ayaklarım pek tutmuyor ve yorgunluktan ölüyorum. ama mutlu olmak böyle birşey olsa gerek. size de mutluluklar.

9 Ocak 2010 Cumartesi

ne yapıyorum?

masamın hali aşağıdaki gibidir. nedeni ise kelebek atölyesinin düzenlediği eğlenceli değiş tokuş. kibrit kutularını süsleyip içini eğlenceli ıvır zıvır ile doldurma olayı. akşamüstü malzeme almaya gittim ve hazır başlamışken kendi arkadaşlarıma da yapmaya karar verdim. aşağıdaki kutular arkadaşlarım için hazırladıklarım olup, kelebek atölyesi nin değiş tokuşu için henüz ne yapacağıma karar vermiş değilim:)

tez ile ilgili olarak hocamın mailleri demokles in kılıcı gibi beni dürterken biraz da olsun eğlendim. huzursuz ama mutluyum. mükü tahmin et bakalım hangisi senin?

do wah diddy diddy

sabahtan beri beynimde dönüyor. ingilizceyi öğrendiğim saçma new hotline serisinin beynimin derinliklerine işleyen fill in the blanks şarkısı: manfred mann, do wah diddy diddy:

winter songs

günaydın

Winter Songs from Crush Design on Vimeo.

8 Ocak 2010 Cuma

yemek

eve sadece uyumak için geldiğimden bugünlerde hep dışarıda yiyoruz. yemekhaneden, güzel restoranlardan, ev tipi kare restoranlarından, hotto motto bento vb...ama şimdi açım ve evde sadece öğrenci dostu, 100 yene alınmış üzerine sıcak su koyduğumda birşeye benzeyeceği iddia edilen cup noodle var. onu yerken bu resimlerdekini hayal edeceğim. siz bana bakmayın doğru güzel beslenin.





aa birde naruto shippuden in son bölümünde 8 kuyruklu eleman japonca rap yapıyor. yok böyle bir eğlence. herkes izlemeli:):)

7 Ocak 2010 Perşembe

yılın ilk haftası

1 hafta bitti bile. bu haftanın dökümü: bir doğumgünü, bir alışveriş olayı, bir çok sayfa tez, bir şişe bira, bir şişe şarap, bir sürü abur cubur, bir iki kolye yapım girişimi, bir çok sayfa tez, tez, tez...


tabu mühim bir icad, hı hı kesinlikle çok mühimmmm. lakin takım arkadaşınız klozetin çizimini bile anlayamıyorsa...bilemeyeceğim:)

etsy de şu kolyeleri gördüm ve çok beğendim. birkaç başka şey daha ısmarladım ama çok pahalı olunca kolyeyi listeden çıkarmak zorunda kaldım. hevesimi almam açısından evde bulunan bilumum tişört, çorap gibi eşyalardan apartma uyduruk kolyelerim oldu. sonuç olarak kolyeleri herkese göstereceğim diye okulda boynumu şalla sarmadığımdan gün içinde soğuktan geberiyorum. hım evet '' salak ben''. bu arada öyle böyle soğuk yok buralarda, çok çok çok soğuk.



görüşürüz:) tez yazımına geri dönmekteyim. siz esen kalın, mutlu kalın...

not: bu filmi izledik dün gece çok beğendim. where the wild things are

4 Ocak 2010 Pazartesi

yeni kulaklık


çok sevdim de:) patti smith kulaklarımda şimdi. içim bunaldı da şu anda sıkıcı bir kitabı okumam gerekiyor da, .......da da da:

1 Ocak 2010 Cuma

1 ocak

yılın ilk günü japonya da shrine ziyareti demek. 2010 kaplan yılı.




geçen sene alınan şans kedileri, damonlar vb. eşyalar shrine bahçesinde yakılıyor. bu seneye yeni bir başlangıç yapılıyor.



yılbaşı arkadaşlarla pek eğlenceli idi. bugün ise host family de ki yemekten sonra şehirde tur attık. heryer boş. 1 ocak güzel bir gün. her zaman güzel...