2 Şubat 2009 Pazartesi

la la la mutlu ol sevgilim

Youtube olmasa Issız Adam'ı izlemek bugün bile mümkün olmayacaktı. Sanırım burada eksikliğini çektiğim şeylerden biriside popüler kültürden uzakta olmak. Arkadaşlarım yeni konulardan, filmlerden, dalga geçilen müziklerden bahsederken klavye karşısında ha o da neymiş demek uzaktalık hissini tekrar tekrar hatırlatmakta. Issız Adam ise, belki bir salon dolusu histerik kadınla beraber izleseydim daha duygusal olabilirdim ama evde ileri sara sara sara geçmek bilmeyen ve nedense yapmacık duran diyaloglarıyla bu filmimi beklemişim bunca zamandır dedirtti. Ama müzikler eğlenceliydi la la la....

Evim alabildiğine dağınık, dolap tam takır, giysiler her yerde ve ben bu halini seviyorum. Ölümle ve intiharla takıntılı olarak okuduğum türlü kitaplar, şiirler, yazarlar, otobiyografiler... Dağınıklığın yaşamdan geliyor oluşu, ölmenin bunca kolay olduğu bir varoluşta belkide odanın ortasında duran bir tırnak makası bizi hayata devam etmeye zorluyordur kim bilir?

Acıkmak...gözümün önünde patates yemekleri kitabı dururken hiç hoş değil neyse ki çok üşengecim.



Kocaman bir bardak papatya çayının benim üzerimde sakinleştirici ya da uyku getirici etkisi yok.

Issız Adam'dan bahsetmişenken:

Kendi ellerinle sildin
Hatlarını şuurumdan
Hayalimde
Boş bir çerçeve gibi geçip gidersin
Sevgimle örterim yokluğunu

Arif Dino

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder